KÖY GİBİSİ VAR MI?YOK YOK YOK!

-En alttaki türküyü baştan açın ki havasına iyice girin-

Bir ordayız bir burda. Evvelki haftaki Turgutreis gezimizden sonra bu hafta da köye bi çıkartma yapalım dedik. Ne de iyi ettik. Alpi müthiş mutlu oldu. Çok hoş tecrübeler ve anılarla döndü. Şimdi zırt pırt köy sayıklıyor.Yol boyunca iki mola verdik ki bu da bizim yeni durumlarımızdan. Birincisi Denizli' de oldu. RifBaba' nın terlikleri unutulunca bir çift almak için durmak bile kendisini durdurmadı.

Yıllardır her köy yolunda yaptığımız gibi koyduk Türkülerle Türkiye cd mizi, eşlik ede ede yolların keyfini çıkarttık.



İkinci mola yerimiz ise envai çeşit kuruyemişin bulunduğu cennet!

Çok sevimli bir yer ve artık pek rastlanmayan bir esnaflık sergiliyorlar. Alpi dilediği gibi koşturdu, hepsinin tadına baktı, arada bi coştu ve kendine has figürleriyle oturanları coşturdu. Sizin seçtiğiniz yemişler hazırlanırken minik masa ve taburelere oturtup taze demlenmiş çay keyfi de yaptırıyorlar.
Az gittik uz gittik vardık RifBaba' nın köyüne.Yeşilin envai tonu kucaklıyor insanı. Öyle bir ıssızlık, özgürlük, huzur, miskinlik duygusu aşılıyor ki insana.. İşte bu duygularla olmasa da ilginç geldiği için hamağa atlayan Alpi.
1 saniye sonra da daha biz bile ne olduğunu anlayamadan kendi etrafında bir tur atıp yeri öpüverdi. Memleket toprağı birşey olmaz. Bi sonraki seferlerde kene gibi yapıştı ama hamağa.Keneden laf açılmışken; malum yeryerlerden korkutucu haberleri arkası arkasına herkes dinliyo, izliyor. RifBaba' nın annesi yani Alpi' nin annebabası-arada babaanne de diyor- kalbimize indiriyordu. Alpi köye gelirgelmez ilk sorduğu şeylerden biriydi kaplumbağa. Ertesi sabah annebaba bulmuş bir yerlerden şu gocuman tospiği, getirmiş.
E Alpi&halaoğlu bayıldılar tabi buna. Orasını burasını iyice bir kurcalayıp, anatomisini çıkarttıktan sonra kaplumbağayı özenle bir sandığa koydular. Hadi hayvanlara bakmaya gidelim denince biz bi tırstık tabi. Kene mene sormaya başladık. Annebaba rahat:"Yok bizim hayvanların orada daha rastlayamadık ama kaplumbağalarda çok sık buluyoruz!"ANAMM! Kaplumbağa 5dakika sonra özgürlüğe doğru koştururken; Alpi de hemen kırklandı.
Emektar Bozeşek ve Alpi' nin ilk karşılaşmaları. Hayt, huyt, dikkat diyene kadar parmağını soktu hayvanın burnuna.
Bir de 2 gün 3 gece bizi en çok korkutan şey balık havuzlarıydı. RifBaba' nın aile işletmesi var. Alabalık yetiştirip o güzelim bahçede bir güzel sunuyorlar. Alpi' de iki saniyede bir balık seveceğim diye havuzların başında. Aklımdan ne senaryolar geçti tahmin edilebilir.
Halası da bir formül buldu. İki leğene biraz su, birkaç da balık atıverdi. Alın bu da sizin balık havuzunuz.
Bu da videosu:

Eve kasasıyla getirdiğimiz halde gözlerimi kapatınca hala bunları dallarında hayal ediyorum. Vallahi gözüm kaldı.
Bunlar da temmuz 15' den sonra olgunlaşacaklar. Asıl bunlar lezzetli oluyor. Siz güzel güzel büyüyedurun ElfAna, kocası&eniği yakında yine gelecekler sizin için:)
Şunu da öğrendik ki; çocuk milletinin gezinti alanı ne kadar büyükse o kadar vahşi&kuduruk oluyormuş.
Bu minik gırlangaç cibisi yaşadıkları evin önündeki ağaçta annesini bekliyor. Kuşlara bi hal olmuştu zaten geçen hafta. Annesi de uzatsam elimle dokunacak kadar alçaktan uçuş yaparak kah yavrusunu doyurdu kah yuvasını yaptı.
Yuvayı yapan dişi kuş.
RifBaba' nın babaannesi&dedesinin evi. Kendisi de köyden gidene kadar bu evde büyümüş nene&dedesiyle. Artık hayatta olmadıklarından dolayı kullanılmıyor. 1968' de yapılmış. Köydeki eski evlerin geneli bu görüntüde. Diğerleri tek katlı taş evler. Bir de yurtdışında yaşayıp da köyde3-5 katlı apartmanlar yaptıran grup var. Onlara söyleyecek söz bulamıyorum.
Bu ev de annebaba&dedenin eski evleri. Artık havuzların orada yaşadıkları için misafirleri kullanıyor. Köye gidince biz de bu evde kalıyoruz.

Köyde alışveriş yapılabilecek 3 bakkaldan en büyüğü. Aslında bakkallıktan çıkmış artık basbayağı market. Ben buraya köyün migrosu diyorum. 2 katlı içinde yok yok. Üstelik bir de bilgisayardan kontrollü kamera sistemiyle korunuyor.
Baraj yapılmadan önce yol tam buradan direkt köye gidiyormuş.
Kaya mezarları Likya' lılardan kalma. Bir de pek meşhur Dikmen diye anılan bir yer var ama oraya henüz ayak basamadım. Belki 2 sene kadar sonra Alpi o kadar dik tepeyi tırmanabilecek kıvama gelirse.
Bizim gözümüzden köy:
Halis muhlis köy kahvaltısı.
İlk tahminlerimizin aksine soldaki şehir faresi, sağdaki köy faresi.
Dalıp gitmiş dağlara.
Haziran sonu ama yüce dağ başları karlı. Ohh mis gibi yayla havası.
Çilekleri Alpi' den saklamak için de epey bir atraksiyon yaptık. Hatta eve geldikten sonra fotoğraflardan gördü de RifBaba' nın içi gitti. Hehhe minik yiyemiyorsa sen de yiyeme. Bak ben ağlayıp sızlanıyor muyum?
Ahh kavaklar..
Bu bahçe annebabanın en övünerek gösterdiği yer. Rengarenk çiçeklerinin olduğu bahçesi. Bu arada RifBaba; çilekler çiçek bahçesinin dibinde gizliydi:)
Son fotoğraflar da annebabanın tarlası. Bunları fotoğraflarken ilginçtir aklımda bir isim vardı:Anne&Bebişi MK ile serüvenleriniz diyeceğim artık; o kadar sevmişim ki görmeni istedim herhalde. Senin bahçeni de bu hallerde görelim artık:)











Gülsüm - Kardeþ Türküler

PS. Son resimlerde etmişim içine ama uğraşamayacağım:)

1 yorum:

Anne ve Bebisi dedi ki...

Cok tesekkur ediyorum :) Bakarken benim de icim gitti ve hatta, insallah benim de boyle guzel bir bagim bahcem olur diye icimden gecirdim :) Darisi isteyen herkesin basina :D

Twitter Delicious Facebook Digg Stumbleupon Favorites More