Nerede o eski topaçlar?


(RİfBaba' nın ağzından bir küfür kaçar)
A: OHA! Küfür buraya kadar geldi!
R: Eee.. Ööö.. Pardon, ağzımdan kaçtı.
A: Eveeeeeettttt; ya kumbaraya para ya da beyblade!




Bu zeytin gözlü minik adam, durumun vahimliğini işte böyle gözler önüne seriyordu. Aylarca beyblade diye sayıkladı durdu. Alpi' ye alışveriş konusunda, çok küçükken konulmuş ve hala özenle korunan bir takım kurallarımız var. Evde o oyuncaktan bir tane varsa; ikincisi alınmaz. O oyuncağın muadili varsa; onunla yetinilecek. Uyarılar dinlenmediğinde veya hor kullanıldığı için zarar gördüğünde; o oyuncağın yenisi alınmaz. Beyblade' ler de çizgi film şişirmesi ve oldukça pahalı oyuncaklar olduklarından; "Evde zaten birbirinden farklı topaçların var; bu gereksiz" deyip konuyu kapatmıştım. Tabii konu sadece benim açımdan kapanmış; o ayrı!
RifBaba kah sigara içerken yakalandığı, kah etmemesi gereken küfürleri ettiği için; Alpi bir adet Beyblade' e hak kazandı. Işıklı, sesli ve pahalı bir modeli aldırdı oğlan. RifBaba' da sağlam bir ayar yedi.
Çok kısa bir süre sonra; kenarları demir olan ve birbirlerine çarptıklarında daha da heyecan yaratan yeni bir model sürüldü piyasaya. Oğlan her gün yalvarıyor, kendi parasıyla almak istiyor-para biriktirmeye hep devam etti- ve devamlı Beyblade' i olan arkadaşlarına gitmek istiyor..


Arkadaşlarıyla çok nadiren bu pozisyonda yakalayabiliyorum. Bir süre sonra; arkadaşlarıyla sorun yaşamaya başladı. Evine gitmek istediği arkadaşları kabul etmemeye; evimize davet ettikleriyse gelmemeye başladı. Kokusu da çabucak çıktı: Seçtiği arkadaşlarının yani apartmandaki tüm çocukların Beyblade' leri varmış. Alpi bize davetederken; seçtiği Beyblade' lerle gelme koşulu koyuyor; onlara gittiğindeyse sadece bu oyuncakla oynamak için ısrar ediyormuş. 2 ay kadar bir süre geçti tabii bu arada ve çocuklar bu süre içinde bu oyuncaktan çoktaaann bıkmışlar. Ne acı değil mi? Bizim oyuncaklarımız ne kadar kıymetli ve uzun süre dikkati üzerlerinde toplayan oyuncaklar olurdu.
Alpi oğlan allem etti kallem etti ve çocukların topaç aşklarını kabarttı! Elindeki mevcut topaçlarla arkadaşlarının topaçlarını çarpıştırdı. Benden küçük plastik bir kap isted ve saha yaptı. Elindekiler yetersiz gelse de; çoğunlukla yenilse de pes etmedi:) Belki de ilk kez gerçek anlamda problem çözme yeteneğini kullandı.
Bir gün ağlayarak eve çıktı. O kadar çok ağlıyordu ki; ne söylediğini anlayamadım. Uzun uzun, sıkı sıkı sarıldım ve epey bir süre sakinleşmesini bekledim. Kucağıma oturarak; arkadaşlarının hepsinin Onu dışladığını anlattı. Ciddi olamazdı? Elinden tutup bahçeye indim. Neler oluyordu? Çocuklar gruplaşmışlar ve gerçekten kara gözlü kuzumu istemiyorlardı!En büyüğünden en küçüğüne kadar heps bir ağızdan; "Onun Beyblade' i ve topaçları bizimkilerden değil. Kategori dışı olduğu için kabul etmiyoruz!" diyorlardı!
Çok çok şaşırmıştım. Kuşim tekrar kucağıma gelip ağlamaya başladı. Çocukların beyinlerinin ne kadar kolay yıkanabildiğini ve istedikleride ne kadar acımasız olabildiklerini hatırlamış oldum. 2 gün sürdü bu böyle. Bu süre içerisinde Alpim televizyon başına çakıldı ve saatlerce oyuncağın çizgi dizisinin başlamasını bekledi ve bahçeye inmedi.
Ciddi bir mahalle baskısı yaşadığımıza karar verdim ve RifBaba' yı aradım. Dedim, "Pes ediyorum! Oğlanın son durum bu bu.. Çok ama çok mutsuz. Bi denecik oğlumuz var. kıyma bey!:P" Plan yaptık ve Alpi' yi bilgisayar başına çağırdım. Net üzerinden uygun fiyata bulduğum Beyblade' lerden seçtirip; sürpriz olarak alacaktım. Yavru modelleri belirledi. Model belirlemek mühim işmiş; zira bazı modellerden ezik olarak bahsediyor. Kuzudan habersiz siparişi verdik veertesi gün geldiler! Allahım; o ne saadet! Bahçeye bir koşuşu vardı; görmeliydiniz! 2 gün içinde apartmanın en iyi Beyblade fırlatıcısı ünvanınnı kaptı. Tıpkı çizgi filmindeki gibi; aranan bir Beyblade' ci oldu. Bahçeye inen arkadaşı; ilk iş bizim zile basıp, Alpi' yi çağırıyordu.


Dil çalışması için aldığım bir şeffaf kutu/tepsi vardı. İçine kum koyup, harfleri parmağıyla yazarak pekiştirme çalışmaları yapacaktık. En hızlısından topaç kapışma sahasına döndü. Hepsi bu fikre bayıldı:) Sonraki günler içine su koyarak heyecanı geliştirdik.


Alpi' nin hortlattığı topaç çılgınlığı halen sürüyor. Çeşitli bahanelerle bazen O, bazen de biz; Alpi' nin topaç sayısını arttırdık. Bu olaydan bu kez biz büyük dersler çıkarttık. Bu çocuk seçmeye başladığı günden beri, kendi seçtiği oyuncaklarla yıllarca oynuyor. Kuralları arada gevşetebilmeliydik. Apartmandaki arkadaşlarının Onu dışlamasıyla sadece acı çekti, kalbi kırıldı. Veee sonunda pes edeceksek; hayır deyip de çocuğkla boşuna inatlaşmamalıydık.

Çizgi filmi kolaylıkla eleştirebilirim. Sert çizgiler var. Ağır dozda hırs var. Fena gruplaşmalar var. Birbirini ezmek ve illa ki kazanmak var. Yine de benzer mantıkla piyasaya sürülmüş bir çok oyuncak ve çizgi filmle karşılaştırınca, daha zararsız kalıyor. En azından konuşarak, farklı anlamlar yuklenebiliyor.

Bu kadar ayrıntılı yazdım çünkü bizim için önemli bir dersti. Biz ettik siz etmeyiniz.











1 yorum:

baharb dedi ki...

Bastan alsaniz belki sikilirdi, pisman olmayin bence. Zor elde edilen daha kiymetli olabilir. Kural gevseterek de iyi yapmissiniz, durumu degerlendirip istisnalara izin vermek lazim. Basimiza cok benzer bir olay geldi gecenlerde cok hak veriyorum, tutarli olacagiz diye cocugu uzmeyelim, ve esnek olmayi da ogretelim, bazen kurallari degisebilir.

Twitter Delicious Facebook Digg Stumbleupon Favorites More