DENİZ KEYFİ

Temmuz' un ortalarında kalmışız. Yer: Kekik Bar, Gümüşlük. ElfAna sahilde kahvesini yudumlayarak memleket havasının tadını çıkartıyor. RifBaba; elinde kamera iş başında. Esas oğlan pür dikkat elindeki su tabancasını inceliyor. Öyle konsantre olmuş ki elindekine; dünyalar umurunda değil. ElfAna deniz insanı, Bodrum aşığı, oralara zırt pırt gitmeden yaşayamaz. E Alpi de O' nun oğlu. Bıraksak saatlerce ne kızgın güneş ne de soğuktan morarmış bedeni umrunda olmayacak. O önündeki işe vermiş dikkatini. Keşfediyor, deniyor, öğreniyor ve büyüyor.

Çocuk olmak ne kadar güzel. Uzun bir süredir hissedemesem de; Alpi ile çocukluğun büyüsünü yeniden yaşıyorum. Renkli, gözalıcı kum oyuncakları olmadan da bir çomak ve bir kaç taş ile saatlerce oyalanabilmek.. Bundan zevk almak. Elindekine yoğunlaşmak. Ben buna takıldım: Çocuğun, top patlasa duymadan ilgisini çeken herşeye konsatre olabilmesi.
Saatlerce bir küçük şişeye deniz suyunu doldurup boşaltması. Dolarken baloncukları, boşalırken suyun akmasını izlemek. Alpi tüm bunları yaparken ben de mutluluktan gevşemiş bir halde insanları inceliyorum. Derken 9-10 yaşlarındaki bir çocuğun şu cümleleriyle dikkat kesiliyorum:" when I was at my Montessori school.." O dakikadan itibaren 10 yaşına kadar bir Montessori otulunda okumuş ve hala devam eden yarı Amerikalı bir yumurcağı gözlemlemeye başlıyorum. Yüzüm denize dönük ama büyük çerçeveli siyah gözlüklerimin arkasında gözlerim 180 derece aksi istikamete kaymış; çocuğa farkettirmeden dikizlemeye başlıyorum:) Bingo! Karşımda kanlı canlı bir Montessori veleti. Babasına harita okuyor. Yolculuklarının rotasını çiziyor parmaklarıyla. Allahım gözlerim acıyor o kadar ters bir pozisyona odaklanmaktan ama araya dalmak da istemiyorum. Doğal halini gözlemlemek daha cazip geliyor. Biraz sonra çocuk nihayet insafa geliyor ve benim görüş alanıma giriyor da ben de rahat rahat izleyebiliyorum. 10 yaşındaki velet; kalkmış babasıyla "our education system.." diye kendi ülkelerindeki eğitim sistemini tartışıyor! Fevkalade sözler duyuyorum da kulaklarıma inanamıyorum. O da yetmiyor hükümetin çeşitli konulardaki tutumlarına geçiyor. Büyüleyici! Hepiniz mi böylesiniz yahu? Babası şaşırtmaya çalışıyor, köşeye sıkıştırmaya çalışıyor. I-ııhh. Çocuk ne dediğinden, kendinden emin; çatır çatır politika konuşuyor. Ben hayallere dalıyorum. M:E:B., Montessori, Waldorf girişimi, Eylem bahsettiği Montessori okulunu açabilecek mi? Derken Alpi' nin heyecanla kolumu çekiştirmesiyle kendime geliyorum: "Anneeaa! Sünbel Bob gibi denize çişimi yaptım. Artık deniz sıcak girebilirsin!!!" Bi çocuğa bakıyorum bi benimkine; gerçek dünyaya dönüyorum. :)) Olsun yavrus, sen daha 3 yaşındasın. Annik için denizi ısıtmışsın da ben girmez miyim?:)
Bu fotoğrafı görür görmez, aklıma eski evdeki bir komşum geldi. Alpi daha bikaç aylık. Bana diyorki; "Kızım bi kere ağzından şöyle içten bi OĞLUUUUMMMMMMM! duymadım."" Nası yaa? Ben çocuğumu hep seviyorum. Senin dediğin gibi yüksek perdeden olmasa da seviyorum" Komşu teyze kızıyor! Dürterek "OĞLUUUMMMMMM! diyeceksin; yer-gök inleyecek." Beni tartaklayarak yaptırdığı birkaç denemem de kesmiyor. Nara atar gibi bi OĞLUMMM patlatıyor. "Ben oğlumu hala böyle severim." "Haydaaa..E kız olsaydı naapçaktın?" "Sus! Değil ama! Oğlum o benim! Pipisine dünyaaaeee feda!" Oğlan da 20li yaşların sonlarında bu arada:)Nazooo! Sen oğlunun pipisine dünyaları feda ettin de baakkkk; benim oğlanın pipisinde güneş parlıyorr! Naber???


Twitter Delicious Facebook Digg Stumbleupon Favorites More