Blog fırtınası gün 2

Dedemin gençlik fotoğrafını görmek bana garip geldi. Benim yaşlarımda gibiydi. Ceketi omuzlarında, gömleğinin ilk iki düğmesi açık ve kolları sıvalı, pantolon zamane modası, ayakabılar hafif tozlu, fötr şapkasını sağ şakağının üzerine düşürmüş, yüzünde hep o bildik yarı çapkın gülümseme. Siyah beyaz yıpranmış fotoğraftan meydan okuyor gibi.


Aslında  daha sert hatırlıyorum yüzünü ama yumuşacık bakıyor. Küçükken kuzenimle bir olup devamlı onu gözlerdik. Gizlice arkasından giderdik, odasının önünden ayrılmazdık, bize dondurma ve boncuklu bileklik alsın diye gözlerinin içine bakardık. Ama öyle çok da bakamazdık. Sülalenin otoritesi yahu karşımızdaki; kolay mı öyle gözlerini gözlerine dikip şunu bunu istemek? Hiç kimseye bağırdığını anımsamıyorum. Babaannem kafa tutacak olsa, dişlerinin arasından tıslar gibi "Kocakarıııı" uyarısını bir yapardı, değil babaannem, babamlardan bile ses soluk çıkmazdı.

Yıllar sonra ölüm haberini aldığımızda çok şaşırmıştım. Nasıl yani? Bu kadar mı? O zamanlar öyle çocuğun psikolojisi falan da yok yani. Deden ölmüş. Dedem ölmüştü ve küçük yaşta kaybetmiş olsam da, çok fazla paylaşımım olmasa da özleyeceğimi biliyordum. Eski Bodrum delikanlılarına selam olsun.

*Blog fırtınasında 2. günün konusu: Herhangi bir kitabın, herhangi bir sayfasını açın ve bir satır seçin. O satırla yazıya başlayın, gerisi sizden…

1 yorum:

GÜLEV DAMGALI dedi ki...

Öncelikle yazınız çok güzel olmuş. Buram buram geçmiş kokuyor. Dedemi çok özlüyorum zaten, duygularım yine kıpırdadı. Ayrıca 2. günün konusuna bayıldım. Mutlaka uygulayacağım.

Twitter Delicious Facebook Digg Stumbleupon Favorites More