Sonbaharda köy ve içime düştü Montessori

Köyün sonbahar fotoğraflarına nihayet sıra geldi. Hiç böyle görmemiştim buraları. Kahverenginin, yeşilin, sarının her tonu.. Nasıl huzur verici, nasıl dingin.


Alpi yine babaannesinin yakaladığı bir balıkla oynarken.




Ah Mudo; yaktın beni. Hatta perişan ettin!!! Lastik çizme su geçirir mi? Ben seçtiysem, böyle bir potansiyel her zaman mevcut :)


Bayram, çocuklar için hep daha mı özel ne? Nasıl? Alpi' nin kuzeninin cakasından yanına yaklaşılmıyor değil mi?
 Yıllardır buralarda gezinip duruyoruz. Bu sefer bambaşkaydı. Her bir ağacı ayrı ayrı farkettim. Her birine ayrı büyülendim.


 Kavaklar artık karelere sığmıyor.

 Kirazlar dinleniyor.

Bu yaprakların arasında koşarken, yuvarlanırken, defalarca tekmeler savurup uçuşmalarına bakarken öyle çok eğlendi ki Alpi' m.İyi ki köy gibi bir şansımız var.

İzmir bir garip ayaz yapıyor bu sene. Son aylarda üzülüyordum çocuklara. Hava buz gibi, çocuklar hasta, ebeveynler tedirgin, ateşleri bir yükseliyor indirebilene aşkolsun. Ömürlerden ömür gidiyor. Ortak tutum; çocukların bu havalarda bahçeye, parka çıkartılmaması. Benim gibi düşünenlerin sayısı az. Ezici çoğunluk en ufak bir gezintide "Çocuğumu sen hasta ettin!" diye saldırmak üzere tırnaklarını törpülüyor. Sonuç: 1,5 aydır sabah okula bırakılıp, hava karardıktan sonra alelacele eve tıkılan çocuklar. Bence mutsuzlar. Alpi mutsuz. Alpi' nin öğretmeni & yardımcı öğretmenimle gözlerimizi kararttık. Kim ne derse desin, 15 dakikalığına da olsa park, bahçe neresi olursa çıkartacağız. Tam bahçeye iniyoruz hooop yağmur başlıyor. Okula sığınıyoruz. 15 dakika sonra kesiliyor hooop tekrar bahçedeyiz. Azıcık üşüseler de yüzler gülümsüyor. Veliler de mırın kırın ede ede kabullenmeye başladılar. En zoru benim sınıfımdakilerdi. 2007-2008 grubu. Birçoğunun ilk çocuk tecrübesi. Evde kardeşi olanlar, bir de ona bulaşacak diye korkuyordu. Alıştılar neyse ki. Çocuklar mutlu, anne-babalar mutlu. Alpi' nin kahkahaları geliyor benim sınıfıma, ben mutluyum.



 Gözlerim bu sefer o lezzetli kirazları hiç aramadı. Doğa uyuya yatıyordu. Ben de başıma gelecekleri bilmeden aylak aylak gezindim durdum. 9 gün tatil sonunda yine dört duvar arasına tıkılmak!


Bu akşam Tuğçe ile konuştuk. Kapattıktan sonra tekrar düşündüm. İyi mi ettim işe başlamakla? "İş de iş!" "Evde sıkılıyorum." larımı hatırlattı bana. Yok yok iyi böyle. Faaliyetler, aktiviteler, paylaşımlar hep Alpi ile aramızdaydı. Çok sıkılmaya başlamıştı O da. Şimdi öyle mi? Okulda iki dakikada yaptığı karalamaları bile sergilemek istiyor. Biz bir yol seçmiştik ama yalnız olmuyor bu işler. Homeschooling yasal olsa idi Türkiye' de; bambaşka olurdu her şey. Ama değil ve diretmek zarar vermeye başlayacaktı. Yalnız hissetmeyelim; bu gibi arayışlarda olan insanlar birbirini bulabilsin diye kurduk İzmir' de Montessori' yi. Yine geldiler bana. Her türlü sosyal platformdan elimi eteğimi çekip; Alpi ile İzmir' de Montessori & Montessori Eğitimi üzerine yoğunlaşacağım yeniden. Birazdan fazla zorlanacağım kesin. Olsun. Azıcık ter akacak ki değsin. İzmir II. Montessori Seminerine hazır mı? Yorumlarınızı bekliyorum.


Dağ menekşesiymiş. Saksıda yetiştirilenlerin aksine; baş döndürücü birkokusu var. RifBaba, en son küçüklüğünde gördüğünü söylüyor. Öğretmenlerine vermek için tepelere tırmanıp da toplarlarmış.









 Şehir faresi ya kendileri; her seferinde ne olur ne olmaz diye bavulun yarısına oyuncaklarını tıkıştırıp gidiyoruz köye. Ama elindeki oyuncağına bakar mısınız? Bir daha ki sefer için kendimeşimdiden telkinlerde bulunuyorum. ElfAna, coşma! Koy kovasını, küreğini, 2-3 renkli kalem, lastik çizmeler ve bol yedek kıyafet; kafi.

1,5-2 yaş civarıydı sanırım ilk kez kuzu sevdiğinde. Annesinin peşinden koşturan bir yavruyu okşamıştı. Bu kez kucaklama fırsatı buldu. Önceleri çok temkinliydi. sonra da pek birşey değişmedi aslında Kuzu her 'mee' lediğinde, yerinden bir karış havaya sıçradı benim kuzu da. Annesi her yavrusuna seslendiğinde aynı tepki. Parmak ucuyla kuzu sevdi.

Bir ara denk getirip kucaklattık. Ayaklarını tutmamız şartıyla kabul etti :) Seneye daha cesur olabilecek mi bakalım.


 İkisi de anasının kuzusu sonuçta.

*Biterken Alpi&RifBaba uyuyor. Benimse size verecek bir seminer haberim var. İzmir' de kolay kolay yakalanmayacak bir fırsat. Işıkkent Eğitim Kampüsü 5. Erken Çocukluk Konferansı. İçerik: Reggio Emilia, PYP ve Proje Yaklaşımı. Kayıt formu ve ayrıntılı bilgi için bir TIK.




19 yorum:

Al Percet dedi ki...

Merhaba, ben Montessori'nin torunlarından Cumhur. Çalışmalarınızı gönülden destekliyorum.

ElfAna dedi ki...

Al Percet, seni yakandan surukleyerek seminerlere getirecegim! Dahasi; materyalleri de sana tasitacagim :))

Al Percet dedi ki...

Duyduğum kadarıyla Türkiye'de bir takım oluşumlar varmış. Bizim bu tarz işlerden habersiz bırakılmamız üzücü bir gelişme. Gönül isterdi ki biz de ailemizin irası olan naçizane katkımızı sizden esirgemeyelim. Buradan temasa geçmeyen annelere seslenmek istiyorum. Henüz hiçbir şey için geç sayılmaz. Gelin, çocuklarınız için en iyisini birlikte yapalım.

Crocus dedi ki...

ben köyümü özledim :)) biz ne yazık ki yılda sadece bir kez gidebiliyoruz,tadını çıkarmanız ne hoş.Ne güzel fotograflar ne güzel an'lar öyle.Kendimi toprağa atıveresim geldi.

Hülya Cinsçiçekçi dedi ki...

kuzu, kuzuyu seviyor. ne tatlı sevmiş alpi..
fotoğrafların tonlarına bayıldım. resimlere bakmaktan yazıyı okuyamadım. dur bi de ne yazmışsın ona bakayım

Unknown dedi ki...

özlemişim kuzuyu da seni de.. güzel geldi fotoğraflar :)

neselihaller dedi ki...

İzmir dedin beni taaa derinlerden vurdun...memleketim benim yaaa

Adsız dedi ki...

köyünüzün sonbahardaki kahverengi tonları gerçekten çok güzel. birde tezek kokuları olmasa doğacak çocuklarımız için mükemmel bir yer olurdu.

ElfAna dedi ki...

Sevgili Bursa' li Ender; tezek candir can!

Nihan dedi ki...

Elifcim,
yapalım tabiki.ben de ne zamandır düşünüyordum.ne zaman toplanılır diye.buradan mı duyurursun tarihini. sevgiler Alpi ye ve sana.

ElfAna dedi ki...

Ahh Nihan ahh! Izmir' li anneleri bir durteyim once, ayrintilari belli oldukca yazacagim. Sevgiler size de:)

ElfAna dedi ki...

Crocus, duygu seli mi getirdik uzerine? At kendini koyune en yakin zamanda.

Hulya, kuzular iste:) Oku oku; tam senlik bir konu var:P

Ece, tesekkur ederim.

Neseli haller, Izmir ozlenmez mi hic?

ElfAna dedi ki...

Sevgili adsiz kardis, costukca cosmussun da; yayinlayamayacagim son yorumunu:P

Adsız dedi ki...

bu site edük var(elif denetleme üst kurulu). yazılarım sansüre uğruyor.

ElfAna dedi ki...

Hahaha edük! :D

Adsız dedi ki...

elf ana ben gruptan cemrenin annesi asiye orbay çalap.uzun süredir grubu dahi takip edemedim.
bizde artık güzel Egenin güzel şehri MJĞLAdayız.taşınma telaşı ve aynı sizin gibi artık evde olmuyor diyerek kreş başlangıcı ve benim işe dönüşüm derken yorucu,heyecanlı ve mutlu-umutlu bir dönem geçirdik.
muğlaya yolunuz düşerse siznle ve Alpiyle tanışmaktan çok mutlu oluruz.Sevgiyle...

ElfAna dedi ki...

Asiyecigim, nihayet Mugla' da misisniz? Iletisim bilgilerini kaybettim ben senin. alpiharikalardiyarinda@gmail.com dan ulassana bana. Sevgiler.

ÇokBilmiş dedi ki...

Müthiş resimler. Alpi'yi çok kıskandım. Ben bile köy göremedim doya doya, kızım hiç göremiyor :( Ne zaman bir kuzu sevebilir bilemiyorum.
Biz de kendimizi şehir içi ormanlarında kandırıyoruz: http://sormabulmadunyasi.blogspot.com/2011/02/belgrad-orman-bebekle-en-fazla-kac.html
Ne yapalım, elimizdne bu kadarı geliyor...

ElfAna dedi ki...

CokBilmis, bence en iyisini yapiyorsun:)

Twitter Delicious Facebook Digg Stumbleupon Favorites More