KÖY TATİLİ DEVAM

Büyükbaba, yeni balıklar için yeni havuzlar hazırlıyor. Gidip görelim dedik. Amcanın kamyonetiyle gidilecek Yippiee! Arkaya atladık. Da atlamaz olaydım. Popomdan başlayıp beynime ulaşan o sarsıntılar bir dahaki sefere öne oturma kararımı kolaylaştırdı. Yazın kuru olan çayın içinden geçtik. Tabii asfalt yol değil. Tangır tungur dev taşların üstünden. Ama Alpi çook eğlendi. Bu tatil tam harikalar diyarı gibi birşey oldu. Ben de sevdim ama yok arkadaş ben tatile tatil demem Bodrum' a gidemedikten sonra..

Başka bir cennet köşe keşfetmiş olduk böylece.


Burası da oradaki çayın gözüymüş. Yani suyun kaynağı. Aşağıya inip su içtiler. Epey zahmetliydi, ben üşendim.
Buna "Köş" diyorlar. Köy boyunca, köye gelen giden yollar boyunca her yerde görmek mümkün. Köyde yollra düşenler; tarlada çalışıp da dinlenmek isteyenler bi yol soluklansın diye yapılırmış. Şimdilerde bildiğimiz betondan olanları yaygınlaşmaya başladı. Dört tarafı kapalı; üstü mini teras gibi. Kışın da koruma amaçlı olsun diyeymiş. Feci soğuk yapıyo orası. Mantıklı belki ama çok kötü gözüküyo yaa. Orjinal köşleri her zaman sevdim de şimdi farkettim; 1 kez oturmuşluğum var. En yakın zamanda Alpi ile denene! Tabii eskiden altımızda araba yoktu. Çıkıyorduk köydeki evden hababam yürü taa ki bir traktörle yollamız kesişip bizi yolu üstündeysek bırakana kadar. Köyde otostop çekilmiyor:) Traktördekiler seni yolda gördü mü selamın aleyküm, aleyküm selam, atlayın biz bu tarafa gidiyoruz; iyi biz de bu tarafa. Bu kadar. Tanıyıp tanımamak önemli değil. Hala gece yaTmadan önce kapı/pencere kilitlememe gülüyorlar. Kaç yıl oldu alışamadın mı diye. Yok anacım alışamadım. Bizim yaşadığımız yerler hala böyle değil ki! Canının derdinde insan şehirde!

Kış elmaları olmuş sayılır. Pek bi lezzetliydiler.
Hormonsuz/ilaçsız şeftaliler. Haliyle mini miniler.
Dedenin motosikleti test ediliyor; Alpi' nin ağzı kulaklarında. Dedesi köyde bi korkuttu kuzumu bi korkuttu:( Havuzları temizleyip canı çıkmış vaziyette yanımıza gelmiş bir çay keyfi yapmaya. Bizim iki fare kudurukluğun doruklarında. Birden sessizlik ve "Anneeeaaaa! Böhüüüeeee!" çığlıklarına koşturdum. Dedesi baktı olmayacak dişleri Böööö diye çıkartınca ikisinin de aklı çıkmış. E tabi bu ertesi gece taa ki ben bayrakları açıncaya kadar devam etti! Sonradan anlattılar; bu dede gençliğinde de yeğenlerinin kabusuymuş! İşte bu yüzden sonraki günler Alpi mecbur kalmadıkça dedesinin yakınından geçmedi. Yanına gittiğimizde de öptürmedi kendini. Dede motoruyla kandırana kadar:)

0 yorum:

Twitter Delicious Facebook Digg Stumbleupon Favorites More